Kontakt Lenslerin Tarih Yolculuğu

Kontakt lens tarihte ilk defa Leonardo Da vinci ile adını duyurdu. Leonardo’nun 1508 olarak altına imza attığı kontakt lens ve montaj ile ilgili eseri bugün Clos Lucé’de bulunan Leonardo da Vinci Müzesi’nde sergilenmektedir. 1508 yılında düşünülmesi gerçekten etkileyici. Görme eksikliği yaşayanlar için mercek şeklinde tasarlanmış bir ortaçağ kontakt lensi diyebiliriz. Ancak leonardo’ nun yaptığı bu çizim o zamanın koşullarında korneaya uygulanma fırsatı bulamadı. Ortaçağda tasarlanan ilk kontakt lens kornea üzerine takılamadı.

1636 yılında René Descartes içi sıvı dolu bir cam tüpü görme kusurlarının giderilmesinde kullanmak amacı ile yeni bir mercek kontaktlens tasarladı. Sıvı dolu tüp cam nesnelerin önüne getirildiğinde gözle görülebilir bir şekilde nesneyi büyütmekte idi, ancak korneaya uygulanamayacak kadar şekilsizdi. 1636 yılında üretilen prototip kontakt lens leonarda da vinci’nin tasarladığı kontakt lens gibi korneaya uygulanma fırsatı bulamadı.

Kontak lenslerin gözde kalabilmesi için yapılan ilk deneysel çalışma 1801 yılında gerçekleştirildi. Ancak kontakt lenslerin gözde durabilmesi için hala mümkün görünmüyordu.. Çalışmalarda hayvan gözleri incelendi, hayvan gözlerinde jöle kıvamındaki sıvı kalıp yöntemi ile lensin gözde kalması mümkün olduğu iyi fikir olarak değerlendirildi, ancak o yıllarda kontakt lens konusunda daha ileri gidilemedi.Günümüzde de göz doktorları öğrencilik yıllarında Dana gözü üzerinde ameliyat pratikleri yapmaktadır.

1887 yılında Alman Adolf Gaston Eugen Göze monte edilebilen bir kontakt lensi geliştirmeyi başardı. Deneysel kontakt lens montajlarının ilk önce tavşanlar üzerinde gerçekleştirdi, sonrasında bir kaç gönüllü üretilen kontakt lensi kullandı. İlk üretilen lensler üfleme yöntemi ile üretilen camlardan oluşmakta idi. İlk takılabilen kontakt lens 18 mm ve 21 mm çapında idi. Korneaya fazlaca baskı ve rahatsızlık hissi vermemesi için serum fizyolojik benzeri bir sıvı çözelti ile birlikte takılabildi. Tarihte ilk kez kontakt lensler gözün şeklini alabilmişti. Ancak korneaya takılabilen bu ilk lens kırma kusurlarında etkili değildi. Bundan yaklaşık bir yıl kadar sonra Agust Müller yine aynı üretim metodunu kullanarak skleral lensi tasarladı ve ilk kez kendinde deneyerek yüksek miyop olan gözlerini tolore etmeyi başardı. 1888 yılında alman Agust Müller takılabilen ve işe yarayan ilk kontakt lensin mucidi oldu.

1887 yılında alman Agust Müllerin cam üfleme metodu ile tasarladığı ilk işe yarayan kontakt lensi tasarlamasından sonra,1930 lu yılların başında polimetil metakrilat (PMMA, Akrilik, Plessiglas) icadı ile birlikte kontakt lensler hızlı bir şekilde ilerleyen bir sektör halini alacaktı.

1936 tarihinde Optometrist William Feinbloom Plastik ve cam bileşiminden imal edilen ilk hafif kontakt lensi geliştirdi. Daha önce imal edilen kontakt lenslere oranla daha kullanışlı ve rahat denebilirdi.

1960 yılında Kontakt lenslerin ana hammaddesi olan Polimetil Metakrilat bulundu. Optik bakımdan mükemmel olan bu malzeme üstün optik özelliklerinin keşfedilmesi ile birlikte kontakt lens sanayinin gelişmesinde etkin rol oynadı. Beyaz ışık geçirgenliği %92 olan PMMA Polimetil Metakrilat Otomobil sanayinde sinyal lambalarında, cetvel türü kırtasiye malzemelerinde, kontakt lensler ve mercekler ve kol saatleri camları yapımında kullanılarak sanayideki yerini aldı.

PMMA Nedir? Polimetil Metakrilat beyaz ışık geçirgenliği %92 olan renkli veya opak olarak kullanılabilen platik bir malzemedir. Ancak plastikler için çok özel bir konuma sahiptir. PMMA malzeme levha halinde döküm yöntemi ile elde edilmektedir. Çekme dayanımı 700 gr/cm³ olup darbelere karşı dayanıklı sayılabilir. PMMA malzmesinin yoğunluğu, santimetre küp başına 1.17-1.28 gr/cm³ dir. PMMA 73-97°C derece ısıya kadar dayanıklı olup deforme olmamaktadır. Şeklini koruyabilen eşsiz bir malzemedir.

1949 yılında PMMA Polimetil Metakrilat malzemesinin bulunuşu ile birlikte ilk korneal lensler üretilmeye başlandı. Daha önce üretilen lenslere nazaran daha küçük olan bu tipteki kontakt lensler korneaya sorunsuz bir şekilde monte edilebildi. PMMA kontakt lensler torna tezgahlarında işlenerek istenen iç çap, dış çap ve Kırma gücü parametreleri ile bireysel olarak işlenerek günde 16 saate kadar kullanılabilen ilk kontakt lensler geliştirilmiş oldu. 1950 ve 1960 lı yıllar arasında üretilen PMMA kontakt lensler fiyat olarak gerçekten çok pahalı ve satın alınması güçtü.

1970 li yıllara kadar kontakt lensler PMMA Polimetil Metakrilat malzemesinden üretildi, PMMA Polimetil Metakrilat malzemeler beyaz ışığı %92 geçirmesinin yanında korneanın ihtiyacı oksijen geçirgenliğini sağlamamaktaydı! Yeni nesil kontakt lenslerin geliştirilmesinde, PMMA kontaktlens malzemesinin oksijen geçirmemesi ve oksijen azlığından dolayı kornea rahatsızlıklarının yaşanması, göz uzmanlarını tekrar harekete geçirecekti.

1970 yıllarında Polimetil Metakrilat kontakt lensler 1970 sonrası 1990 yıllarına kadar kullanılacak yeni bir sürece girdi. Kimyager Norman Gaylord Oksijen geçirebilen Gaz geçirgen kontakt lensleri geliştirmeyi başardı.Yeni geliştirilen gaz geçirgen lensler RGP veya ALP olarak tanımlandı. Bu tarihte tasarlanan PMMA ve RGP lensler günümüzdede kullanılabilmektedir. İki farklı kontakt lens çeşidi olan PMMA ve RGP lenslerin ortak özelliği iki lensinde sert lens olmasıdır. İki kontakt lensi ayıran en önemli özellik ise PMMA lensler oksijen geçirgen değildir! RGP veya ALP olarak adlandırılan lensler ise gaz geçirme özelliğine sahiptir. Ancak ne yazık ki bilgi eksikliği nedeni ile iki grupta Sert lens olarak adlandırılmaktadır.

Amerikan gıda ve İlaç dairesi FDA 1971 yılında ilk yumuşak kontakt lensin kullanımını onayladı.Amerikan ilaç dairesi FDA ilk yumuşak lense onay verirken onay metninin altına şu notu düşecekti. Sert lenslerin adaptasyon süreci uzun olabilmektedir, yumuşak kontakt lenslerde adaptasyon süreci daha kısadır. Özellikle yumuşak lensler, sert lens’ lere oranla daha konforludur. 1971 li yılların başından itibaren kontakt lens sanayi Kontakt lenslerin yumuşak ve hidrojel malzemelerden üretilmesi ile birlikte yeni bir sürece girmiş oldu.

1980 den Günümüze Yumuşak Lens 1 nci nesil hidrojel malzemeleri hidrojel malzemeler kontakt lens içerisinde çeşitli monomerlerden oluşan polimer zincirler ile kontakt lensin su tutmasını sağlayan yaygın olarak kullanılan bir
lens malzemesidir. Hidrojel malzeme, polimerler ile çapraz bağlar oluşturarak su moleküllerini bağlamakta ve tutmaktadır. Kontakt lenste en mükemmel malzeme Polyhema dır. Polyhema kontakt lens malzemesi esnek bir kontakt lens malzemesi olup, kornea üzerinde sıcaklık değişimlerinden etkilenmeyen, Göz yaşı sıvısındaki Ph’ile dengeli ve esnek olup başarısı kanıtlanmış en iyi kontakt lens malzemesi olduğu kanıtlanmıştır.

2000 li yıllarda Polyhema kontakt lens malzemeleri daha fazla geliştirilerek daha fazla su tutabilecek kapasiteye kavuşturuldu. Klinik açıdan kontaktlenslerin yüksek teknolojiler ile tasarlanması sayesinde, merkez kalınlıkları ve kontaktlens genel yapıları geliştirilmiştir. Kontakt lenslerin günümüzde de ana malzeme halini alan Polyhema, kontakt lens malzemeleri içinde en güvenilir ve yaygın lens hammaddesidir.

2000 li yıllar Silikon Hidrojel 2 nci Nesil Kontakt lens Malzemeleri Silikon ve Hidrojel lensler yaklaşık 14 yıldır kullanımdalar. Silikon hidrojel lensler daha çok pediatrik uygulamalarda kullanılmaktadır. Yüksek oksijen iletimleri ve dayanıklılıkları ile etkileyici malzemelerdir. Silikon hidrojel lensler suyu fazlaca tutamaması ve lipit birikimlerinin fazla olması, dolayısı ile hidrojel monomerler ile birleştirilerek nemlenme ve su tutma açısından zenginleştirilirler. Silikon hidrojel kontakt lens malzemeleri oksijeni yüksek seviyede korneaya geçirebilirler. Ancak kontakt lenste oksijen oranını arttırmak için lensin içindeki silikon oranı arttıkça kontakt lensin esnekliği, yumuşaklığı ve nemlenme azalmaktadır. Bu sebeple çok fazla oksijen iletimi dezavantaj olarak karşımıza çıkabilir.

29 Nisan 2015 Genel

Leave a Reply